Balkanların Kızıl Saçlı Arnavut Kızı CANDAN ERÇETİN (Kendi sesini ve yeteneğini, amacının gereğine göre yeniden yapılandırdı.)

Yazar: murat güneş Tarih: 09:39 Kategori: Yorum:



CANDAN ERÇETİN

Kendi sesini ve yeteneğini, amacının gereğine göre yeniden yapılandırdı

1994 mali krizi 'dönüşümü' kolaylaştırdı. Candan Erçetin hayatım klasik müzikle kazanamayacağını anlamıştı. 12 yıl süren konservatuvar eğitiminden sonra kendine 3 yıl zaman tanıdı Dinledi, etüt yaptı, araştırdı. Sonunda sesini popüler müziğe uyarladı.

10 yıl öncenin 'dramatik sopranosu', antik aryalar, şansonlar söyleyen ismi artık bir 'popçu' olmuştu. Candan Erçetin bu son makas değişimi ile hayatının yeni yönünü belirlemiş oluyordu.

Belki de bazı insanlar bunu kitlelere verilmiş bir 'taviz' olarak görecekti ama o içine sindiği kadar, ruhuna uyduğu kadar popçu olacaktı. Bir sorun daha vardı. Popçu olmaya razı olmak, popçu olmaya yetmiyordu! Bir yerden başlayıp, bu yeni yolda kendini "kanıtlaması" gerekiyordu.

Yeni yoldaki ilk adımlar: Dipten başla, adım adım zirveye çık!

Candan, içinde ne yapmak istediğini netleştirince, yeni yönde yeni yollar bulmakta gecikmedi.
I 1994 Candan Erçetin'in hayatında yeni başlangıçların yılıydı. Önce mezun olduğu Galatasaray Lisesi'ndeki kadro açığını değerlendirip babasının da mesleği olan müzik öğretmenliğine başladı.

Televizyonculukla tanışması da aynı yıla denk geldi. Sunuculuğunu yaptığı Kanal D'de yayınlanan
'Kol Düğmeleri' adlı magazin programı yeni yöndeki, yeni yollardan biriydi. 1995 yılının Ekim ayında Numberone TV'de haftada beş gün yayınlanan ve 65 bölümden oluşan 'Randevu' adlı sohbet programını sundu.

İlk albümünün adı, başarıya hazır olduğunu ima eder gibiydi

Aynı yılın Temmuz ayında da ilk solo albümü olan 'Hazırım' çıkmıştı. İsmi sanki başarıya hazırlığını ifade ediyordu. 400 bin satan bu albümünde doğup büyüdüğü Trakya'nın ve ailesinin kökeni olan Makedonya'nın ezgileri ağırlıktaydı. Daha sonraki çalışmalarında da bu yörelerin müziğinden ilham almaya devam etti.
 1996 yazında Türkiye için bir ilke imza atarak 'Sevdim Sevilmedim' adlı remix albümü çıkardı. Türkiye ilk kez tanıştığı 'remix' kavramım sevmiş, şarkının değişik versiyonları ülkenin birçok yerindeki yazlık mekânların en çok çalınanlarından biri olmuştu.

Bir yıl sonra solo albümü 'Çapkın'da kendi bestelerine de yer verdi. Bu albümde yer alan 'Yalan' şarkısı hit oldu. 400 bin satan 'Hazırım'ın ardından gelen 'Sevdim Sevilmedim' single'ı 180 bin, içinde 'Yalan'ın da bulunduğu Çapkın 850 bin sattı.

Candan Erçetin'in ağzından hayat ve başarı felsefesi

•             Türkiye'de farklı meslek dallarında sadece işini yaparak marka olan birçok kurum ve kişi var. Sanırım hepsinin de başarılarının sırları ortak olmak. Bu, sabrı, istikrarı, çalışkanlığı, ilkelerden ödün vermemeyi ve tüketicisini hayal kırıklığına uğratmamayı içinde barındıran bir karışım.

•             Ben ise kişisel olarak başarıyı başka bir nedene daha bağlıyorum. Başarıyı bir sabah uyandığınızda sahip olunabilecek bir şey olarak görmüyorum. Bence başarı bir ömür boyunca, verdiğiniz her bir randevuya saatinde yetişmek, yapmanız gereken bir ödevi zamanında yapmak ve birine verdiğiniz sözü yerine getirmek gibi yüzlerce küçük başarının toplamından oluşuyor.

•             Gerçekleştirmek için sırada beklettiğim öyle çok hayalim var ki! Ama hayal işte! Adı üstünde. Dillendirmek gerekir. Sadece şunu söyleyebilirim, umarım bir yıla varmaz birini daha gerçekleştirecek kadar şanslı olurum.

•             Mesleki açıdan her şeye tahammül etmeyi öğrettim kendime. Çünkü tahammülsüzlük öfkeyi, öfke de yanlışı getiriyor insana. Her şeyi gözlüyorum ve daha önceleri tahammül edemeyecek olduğum albümleri, yüksek tiraj yapan birçok kişiyi de ciddiye alıyorum. Tabii ki bu durum dinleyici olarak zevkimi değiştirmiyor.

•             Benim 'keşke'lerim, 'keşke dün akşam çok yemeseydim, keşke bu saatte trafiğe çıkmasıydım' gibi basit, günlük olaylarla sınırlı. Keşke lafım neredeyse hiç kullanmam. Çünkü 'keşke' geri alamayacağınız bir anın tekrar yaşanması üzerine kurulmuş bir hayaldir.

•             Yanlışlarımdan sadece öğrenmeye çalışırım. Hatalar da bunun için var zaten. Aynı hatayı tekrarlamamak için dikkat ederim ama yeni hatalar yapmaktan da korkmam. Aksi halde gelişmemiz mümkün değil.

•             Bana göre, iklimler karakterlerin oluşmasında etkendir. Ben, kara ikliminin hâkim olduğu, ormanlarla çevrili Kırk- lareli'nde doğdum, büyüdüm. 11 yaşında yatılı okula geldim ama okul harici yine evimdeydim. İstanbul'da sürekli ikamet etmem ise 19 yaşımdan sonrasına rastlar. İstanbul'u çok iyi bilirim, ama bu şehrin değişken ikliminin karakterimi etkileyeceği yaşlarda buralarda değildim. Tarih boyunca İstanbul'un karakteristiği olan entrikacılıktan hiç anlamam! Ben İstanbul'u mesken tutmuş, geri dönüşe gün sayan bir taşralıyım.

•             Bilinen tüm Arnavut hikâyeleri, çalışkanlık, el becerilerinin kuvvetliliği ve inatçılık üzerine... Bende de bu özelliklerin hepsi var. Başladığım işi bitirmek veya hedefime ulaşmak konusunda inatçıyımdır.

•             İşte ve özel yaşamımda, her işi kendim yapmayı severim. Son derece işinin ehli bir ekiple çalışıyorum, ama gerekirse bir şeyleri bizzat yapabilmek benim için çok önemli. Bu tabu ki her şeyi merak etmeyi, hatta her işe burnunu sokmayı da getiriyor yanında.

•             Üniversitedeyken kararım, hayalimdeki meslek olan arkeolojiyi sürdürmekti. Bu konuda epeyce direndim. İstanbul Üniversitesi Klasik Arkeoloji bölümünde 3.sınıf öğrencisiyken, ilk kez Efes kazılarına katıldım. Daha sonra Avusturya Araştırma Bakanlığı'ndan bir burs aldım ve Avusturya'da arkeoloji okumaya devam ettim. Kadro sorunuyla karşılaşınca, hayatımı kazanmak için turizm sektörüne kaymak zorunda kaldım.

•             Kazanmak için çok çalışabilirim. Ama çok para kazanmak için göze alamayacağım birçok şey var. Üç çocuklu 13 memur ailesinin en küçük ferdiyim. Dolayısıyla sınırlı para ile geçirdiğim süre bol parayla geçirdiğim süre-den daha uzun. Ve tabii her memur çocuğu gibi, hayat bana da onurun paradan daha kıymetli olduğunu öğretti. Sağlığım yerinde olduğu müddetçe her koşul-da yaşarım ve mutlu olurum.


•             60 yaşında nasıl bir hayatımın olacağının hayalini kurmadım ama bir çiftlikte yaşayan ve aldığı hasatı kendi değerlendiren, etrafında da onlarca hayvan koşturan yaşlı bir kadın olmayı isterdim.Hayatın bir sırrı olduğuna inanıyorum. Herkes gibi ben de onu çözmek için buradayım.

MÜMİN SEKMAN'ın İnsan İsterse Azmin Zaferi Öyküleri Eserinden Alıntıdır...
www.kigem.com

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=113233&sa=177267832

0 yorum:

d
d