CANDAN ERÇETİN
Kendi sesini ve
yeteneğini, amacının gereğine göre yeniden yapılandırdı
1994 mali krizi 'dönüşümü' kolaylaştırdı. Candan Erçetin
hayatım klasik müzikle kazanamayacağını anlamıştı. 12 yıl süren konservatuvar
eğitiminden sonra kendine 3 yıl zaman tanıdı Dinledi, etüt yaptı, araştırdı.
Sonunda sesini popüler müziğe uyarladı.
10 yıl öncenin 'dramatik sopranosu', antik aryalar, şansonlar
söyleyen ismi artık bir 'popçu' olmuştu. Candan Erçetin bu son makas değişimi
ile hayatının yeni yönünü belirlemiş oluyordu.
Belki de bazı insanlar bunu kitlelere verilmiş bir 'taviz'
olarak görecekti ama o içine sindiği kadar, ruhuna uyduğu kadar popçu olacaktı.
Bir sorun daha vardı. Popçu olmaya razı olmak, popçu olmaya yetmiyordu! Bir
yerden başlayıp, bu yeni yolda kendini "kanıtlaması" gerekiyordu.
Yeni yoldaki ilk
adımlar: Dipten başla, adım adım zirveye çık!
Candan, içinde ne yapmak istediğini netleştirince, yeni
yönde yeni yollar bulmakta gecikmedi.
I 1994 Candan Erçetin'in hayatında yeni başlangıçların
yılıydı. Önce mezun olduğu Galatasaray Lisesi'ndeki kadro açığını değerlendirip
babasının da mesleği olan müzik öğretmenliğine başladı.
Televizyonculukla tanışması da aynı yıla denk geldi.
Sunuculuğunu yaptığı Kanal D'de yayınlanan
'Kol Düğmeleri' adlı magazin programı yeni yöndeki, yeni
yollardan biriydi. 1995 yılının Ekim ayında Numberone TV'de haftada beş gün
yayınlanan ve 65 bölümden oluşan 'Randevu' adlı sohbet programını sundu.
İlk albümünün adı,
başarıya hazır olduğunu ima eder gibiydi
Aynı yılın Temmuz ayında da ilk solo albümü olan 'Hazırım'
çıkmıştı. İsmi sanki başarıya hazırlığını ifade ediyordu. 400 bin satan bu
albümünde doğup büyüdüğü Trakya'nın ve ailesinin kökeni olan Makedonya'nın
ezgileri ağırlıktaydı. Daha sonraki çalışmalarında da bu yörelerin müziğinden
ilham almaya devam etti.
1996 yazında Türkiye
için bir ilke imza atarak 'Sevdim Sevilmedim' adlı remix albümü çıkardı.
Türkiye ilk kez tanıştığı 'remix' kavramım sevmiş, şarkının değişik
versiyonları ülkenin birçok yerindeki yazlık mekânların en çok çalınanlarından
biri olmuştu.
Bir yıl sonra solo albümü 'Çapkın'da kendi bestelerine de
yer verdi. Bu albümde yer alan 'Yalan' şarkısı hit oldu. 400 bin satan
'Hazırım'ın ardından gelen 'Sevdim Sevilmedim' single'ı 180 bin, içinde 'Yalan'ın
da bulunduğu Çapkın 850 bin sattı.
Candan Erçetin'in ağzından hayat
ve başarı felsefesi
• Türkiye'de
farklı meslek dallarında sadece işini yaparak marka olan birçok kurum ve kişi
var. Sanırım hepsinin de başarılarının sırları ortak olmak. Bu, sabrı,
istikrarı, çalışkanlığı, ilkelerden ödün vermemeyi ve tüketicisini hayal
kırıklığına uğratmamayı içinde barındıran bir karışım.
• Ben ise
kişisel olarak başarıyı başka bir nedene daha bağlıyorum. Başarıyı bir sabah
uyandığınızda sahip olunabilecek bir şey olarak görmüyorum. Bence başarı bir
ömür boyunca, verdiğiniz her bir randevuya saatinde yetişmek, yapmanız gereken
bir ödevi zamanında yapmak ve birine verdiğiniz sözü yerine getirmek gibi
yüzlerce küçük başarının toplamından oluşuyor.
•
Gerçekleştirmek için sırada beklettiğim öyle çok hayalim var ki! Ama hayal
işte! Adı üstünde. Dillendirmek gerekir. Sadece şunu söyleyebilirim, umarım bir
yıla varmaz birini daha gerçekleştirecek kadar şanslı olurum.
• Mesleki
açıdan her şeye tahammül etmeyi öğrettim kendime. Çünkü tahammülsüzlük öfkeyi,
öfke de yanlışı getiriyor insana. Her şeyi gözlüyorum ve daha önceleri tahammül
edemeyecek olduğum albümleri, yüksek tiraj yapan birçok kişiyi de ciddiye
alıyorum. Tabii ki bu durum dinleyici olarak zevkimi değiştirmiyor.
• Benim
'keşke'lerim, 'keşke dün akşam çok yemeseydim, keşke bu saatte trafiğe çıkmasıydım'
gibi basit, günlük olaylarla sınırlı. Keşke lafım neredeyse hiç kullanmam.
Çünkü 'keşke' geri alamayacağınız bir anın tekrar yaşanması üzerine kurulmuş
bir hayaldir.
•
Yanlışlarımdan sadece öğrenmeye çalışırım. Hatalar da bunun için var zaten. Aynı
hatayı tekrarlamamak için dikkat ederim ama yeni hatalar yapmaktan da korkmam.
Aksi halde gelişmemiz mümkün değil.
• Bana
göre, iklimler karakterlerin oluşmasında etkendir. Ben, kara ikliminin hâkim
olduğu, ormanlarla çevrili Kırk- lareli'nde doğdum, büyüdüm. 11 yaşında yatılı
okula geldim ama okul harici yine evimdeydim. İstanbul'da sürekli ikamet etmem
ise 19 yaşımdan sonrasına rastlar. İstanbul'u çok iyi bilirim, ama bu şehrin
değişken ikliminin karakterimi etkileyeceği yaşlarda buralarda değildim. Tarih
boyunca İstanbul'un karakteristiği olan entrikacılıktan hiç anlamam! Ben
İstanbul'u mesken tutmuş, geri dönüşe gün sayan bir taşralıyım.
• Bilinen
tüm Arnavut hikâyeleri, çalışkanlık, el becerilerinin kuvvetliliği ve inatçılık
üzerine... Bende de bu özelliklerin hepsi var. Başladığım işi bitirmek veya
hedefime ulaşmak konusunda inatçıyımdır.
• İşte ve
özel yaşamımda, her işi kendim yapmayı severim. Son derece işinin ehli bir
ekiple çalışıyorum, ama gerekirse bir şeyleri bizzat yapabilmek benim için çok
önemli. Bu tabu ki her şeyi merak etmeyi, hatta her işe burnunu sokmayı da
getiriyor yanında.
•
Üniversitedeyken kararım, hayalimdeki meslek olan arkeolojiyi sürdürmekti. Bu
konuda epeyce direndim. İstanbul Üniversitesi Klasik Arkeoloji bölümünde 3.sınıf
öğrencisiyken, ilk kez Efes kazılarına katıldım. Daha sonra Avusturya Araştırma
Bakanlığı'ndan bir burs aldım ve Avusturya'da arkeoloji okumaya devam ettim.
Kadro sorunuyla karşılaşınca, hayatımı kazanmak için turizm sektörüne kaymak
zorunda kaldım.
• Kazanmak
için çok çalışabilirim. Ama çok para kazanmak için göze alamayacağım birçok şey
var. Üç çocuklu 13 memur ailesinin en küçük ferdiyim. Dolayısıyla sınırlı para
ile geçirdiğim süre bol parayla geçirdiğim süre-den daha uzun. Ve tabii her
memur çocuğu gibi, hayat bana da onurun paradan daha kıymetli olduğunu öğretti.
Sağlığım yerinde olduğu müddetçe her koşul-da yaşarım ve mutlu olurum.
• 60 yaşında nasıl bir hayatımın
olacağının hayalini kurmadım ama bir çiftlikte yaşayan ve aldığı hasatı kendi
değerlendiren, etrafında da onlarca hayvan koşturan yaşlı bir kadın olmayı
isterdim.Hayatın bir sırrı olduğuna inanıyorum. Herkes gibi ben de onu çözmek
için buradayım.
MÜMİN SEKMAN'ın İnsan İsterse Azmin Zaferi Öyküleri Eserinden Alıntıdır...
www.kigem.com
http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=113233&sa=177267832
0 yorum: