Mutluluk Ve Başarı Anahtarınız (Les Giblin)
Hepimizin, yaşamdan iki beklentisi var: Başarı ve Mutluluk.
Hepimiz farklıyız. Sizin başarı anlayışınız, benimkinden
farklı olabilir. Ancak, eğer başarılı veya mutlu olacaksak, hepimizin nasıl ele
almamız gerektiğini öğrenmesi gereken bir Büyü/c Etmen var. Avukat, doktor,
işadamı, satıcı, ana-baba, satış görevlisi, ev hanımı veya her ne iseniz, bu
Büyük Etmen hep aynıdır.
Tüm başarı ve mutlulukların, bir ortak paydası vardır: Diğer
insanlar.
Eğer diğer insanlarla başarılı ilişkiler kurmayı
öğrenirseniz, tüm iş kollarında, kariyerde ve uğraş alanlarında işin yüzde 85ini
ve kişisel mutluluk yolunda da işin yüzde 99unu halletmiş olacağınız, çeşitli
bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Sadece iyi geçinen
biri olmak, yeterli değildir
Yalnızca insanlarla iyi geçinmeyi öğrenmek, ne başarının ne
de mutluluğun garantisi değildir. “Ne şiş yansın, ne de kebap” biçiminde
düşünenler, yaşam boyu sorunlardan uzak durabilmek için insanlarla geçinme
yolları bulmuşlardır.
Ürkek, sıkılgan, paspas tipli insan, “insanlarla geçinme”nin
yöntemine, yani onların kendisini çiğneyerek üzerinden geçmelerine alışmıştır.
Diğer uçta; baskıcı,
diktatörvari tipteki insanlar da “insanlarla iyi geçinmenin” yolunu
bulmuşlardır: tüm muhalefeti bastırıp, onları paspas yaparak ve onların üzerine
basarak.
İnsanlarla iyi geçinmek için kitaplara gereksinimimiz yok;
zira her birimiz, kendi yöntemini yürürlüğe koymuştur bile. Nevrotikler dahi bu
işi kendi yöntemleriyle götürürler; psikologlar, nevrozun başlı başına nevrotik
kişilerce insanlarla iyi geçinmek üzere geliştirilmiş bir tepkiler modeli olduğunu
söylemektedirler.
Önemli olan, insanlarla iyi ilişkiler içinde olabilmek, ya
da onlara karşı nasıl davranmamız gerektiğini bilmektir; bu sayede hem kişisel
tatmin bulur, hem de ilişkide bulunduğumuz kişilerin egolarını çiğnememiş
oluruz. İnsanlarla ilişki, kendi egomuzla karşımızdakilerin egolarını esen
tutma ilmidir. Ve bu, gerçek başarı veya gerçek tatmin getirecek tek yöntemdir.
İnsanların yüzde 90’ı yaşamda neden başarısız olur
Carnegie Teknoloji Enstitüsü’nde, 10 000 kişiye ait veriler
analiz edilerek, başarının yüzde 15 inin yapılan işle ilgili bilgi ve beceri
geliştirme çalışmalarına ve yüzde 85 inin de kişilik faktörlerine, insanlarla
başarılı ilişkiler kurmaya bağlı olduğu görülmüştür!
Harvard Üniversitesi Mesleki Yönlendirme Bürosu, işten
atılan binlerce kadın ve erkek üzerinde bir çalışma yapmış ve görevini
yapmadığı için işine son verilen her bir kişiye karşılık, insanlarla iyi
ilişkiler kuramadığı için işinden olan iki kişi olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Bu oran, Dr.Albert Edvvard Wiggam’ın, “Kendi Beyninizi
Araştırın” isimli makale sütununda belirttiği gibi, daha da yüksek olabilir.
Bir yıl içinde işinden olan 4000 kişiden sadece yüzde 10 unun veya 400 ünün,
verilen işi yapamadıkları için işlerine son verilmiş.Yüzde doksanının veya 3600
ünün ise, diğer insanlarla başarılı ilişkiler kurma yetisi edinememiş oldukları
için işlerine son verilmiş!
Başarı ve mutluluk
nereden gelir ?
Etrafınıza bakın. Tanıdığınız en başarılı kimseler en zeki
veya en becerikli olanlar mıdır? En mutlu görünenler, bildiğiniz diğer
insanlara nazaran çok daha mı akıllılar? Eğer durup biraz düşünürseniz,
muhtemelen tanıdığınız en başarılı ve hayattan en çok zevk alan kişilerin,
diğer insanlarla iyi geçinmeyi bilenler olduğunu görürsünüz.
Kişilik sorunlarınız, diğer insanlarla sorunlarınız demektir
Dünya yüzünde çekingen, kendine güvensiz, sosyal olgularda
rahatsız, kendini aşağı bulan ve gerçek sorunlarının insanlarla ilişkide
bulunabilme sorunu olduğunu farketmeyen milyonlarca insan var. Nedense şunu
anlamamakta ısrarlılar: kişilik olarak başarısızlıkları, gerçekte diğer
insanlarla başarılı ilişkiler kurmayı öğrenmedeki başarısızlıklarında
yatmaktadır.
Belki bir o kadar da, en azından yüzeyde, bu çekingen ve
sıkılgan türün zıddı insan bulunmaktadır. Bunlar kendilerinden emin görünürler.
“Patronvari” davranışlarıyla, içinde bulundukları sosyal gruplara hükmederler
evde, büroda veya kulüpte. Ancak onlar da bilirler ki, eksik olan bir şey
vardır. Akıllarına şöyle sorular takılır: Neden kendileriyle birlikte
çalışanlar veya neden aile bireyleri, onlara gereken önemi vermez? Diğer
insanlar neden daha isteklice işbirliği yapmazlar da, sürekli onları itmek
gerekir? Hepsinden önemlisi, en samimi anlarında farkederler ki, etkilemek için
en çok çırpındıkları kişiler, şiddetle arzuladıkları onay ve kabulü onlara asla
vermezler. İşbirliğini, bağlılığı ve arkadaşlığı zorlarlar, insanları bunlar
için iterler, ancak en çok istedikleri şey için zorlama kar etmez. Diğer insanları,
kendisini sevmeleri için zorlayamazlar ve gerçekten istediklerini de hiç bir
zaman elde edemezler, zira diğer insanlarla ilişkide bulunma sanatında hiçbir
zaman uzmanlaşmamışlardır.
Understanding Fear in Ourselues and Others (Kendimizin ve
Başkalarının Korkularını Anlayabilmek) adlı kitabında Bonaro Overstreet, yıkıcı
duygusal sorunların kökünün, daima diğer insanlarla ilişkilerimizde olduğunu
söylüyor. “İnsan, buzlu bir yolda ilerlerken arabasının kaymasıyla bir korku
duyar, ancak bu korku kişiliğini etkilemez. Ayağına çekiç düşerse canı yanar,
ancak bu ağrı gizli bir düşmanlığı beslemez... İnsanın hoşgörü gösteremeyeceği
ve psikolojik sağlığını kaybetme tehlikesine düştüğü tek durum kendisinin ve
çevresindekilerin birbirlerine karşılıklı olarak güvenlerini kaybetmeleridir...
”
Atom çağında, atlı araba yöntemlerini kullanamayız.
Geçmişte belki ünlü bir sanayici “kahrolsun insanlar”
diyebilir ve fazla da tepki çekmeyebilirdi. İkinci Dünya Savaşı’nda, üretimin
kıt olduğu dönemlerde dahi, satıcıların ve işadamlarının da böyle düşünmüş
olmaları mümkündür.
“Kadın özgürlüğü”nden önce, aile içi ilişkiler de basitti.
Koca ve baba; sahip ve buyurgan rolünü üstlenirdi, eğer başarılı olursa ortaya
çıkan sorun ufak olurdu, ya da yüzeyde öyle görünürdü.
Ancak zaman değişti; geçmişte yaşayan ve atom çağında atlı
araba yöntemleri kullananları, günümüz insan ilişkileri uzmanları jet gücüyle
yolun bir kenarında yaya bıraktılar.
Uygarlık ilerledikçe, yeni buluşlarla dünyamız küçüldükçe ve
iktisadi yaşamımız uzmanlaşıp karmaşık bir hal aldıkça, diğer insanlar bizim
için gitgide daha önemli olmaktadırlar.
Davy Crockett’in
dünyası artık yok
Davy Crockett, son derece bireyci idi ve böyle olmak ona
fazla şey kaybettirmiyordu. Onun zamanında insanlar, bizim bugün olduğumuz
kadar birbirlerine gereksinim duymuyorlardı. Ayı pirzolası mı yediği, yoksa
ellerini tavşan yahnisi pişirirken mi ısıttığı, tamamen kendi eğilimlerine ve
atıcılıktaki ustalığına bağlıydı. Ama eşim Bayan Giblin’in yumuşak bir bonfile
alabilmesi, köşedeki kasapla olan ilişkisine veya eşinin geçen hafta insan
ilişkilerinde başarılı olup olmadığına bağlı.
Davy Crockett’in, kansı “Old Betsy”e nasıl davranacağını
bilmesi,' belki de insan ilişkileri konusunda dağarcığındaki tüm bilgileri
oluşturmaktaydı. Ancak günümüzde teknik konularda yetenekli olmak dahi,
başarılı insan ilişkileri gündeme geldiğinde, gölgede kalabiliyor. Size bazı
örnekler vermeliyim:
İnsan mühendisliği, teknik bilgiden daha önemli
Günümüzde tümüyle teknik beceriye dayalı gibi görünen bir
meslek varsa, o da mühendisliktir. Purdue Üniversitesi’nde, beş yıldan biraz
uzun bir süre, mühendislik bölümü mezunları hakkında mezuniyet sonrası bilgiler
tutuldu. Okulda en yüksek notlan almış tüm teknik detayları öğrenmiş, mesleğin
inceliklerine vakıf olduğu düşünülen öğrenciler, en düşük notlan alan
öğrencilerle maaş konusunda bir kıyaslamaya tabi tutuldular. Aradaki fark,
yılda sadece 200 dolarlık bir farkı gösteriyordu.
Ancak, sosyal etkinliklerde göze çarpan bir yetenek
sergilemiş mezunların gelirleri ile kıyaslandığında, bu kişilerin “akıllı”
grubundakilerden ortalama yüzde 15 ve düşük kişilik özellikleri gösteren
gruptakilerden de yaklaşık yüzde 33 daha çok para kazandıkları ortaya çıkmıştı.
İlginçtir, bugün pek çok insan kişiliklerini geliştirmek
istemekte, ancak bu kişiler insan ilişkileri tekniğine ya çok az ilgi
göstermekte, ya da hiç göstermemektedirler. Yine de, mümtaz psikolog, Dr. Albet
Edward Wiggam’ın dediği gibi, kişiliğin özüne indiğinizde, başkalarına ilgi ve
onlara hizmet yeteneğinden başka bir şey bulamazsınız.
İnsanlar burada kalıcıdır
Beğensek de beğenmesek de, insanlar burada kalıcıdır. Modern
dünyada, diğer insanları dikkate almadan başarı veya mutluluğa erişmemiz mümkün
değildir.
Kendisini başarılı hisseden doktor, avukat, satıcı; mutlaka
işinde en zeki veya en becerikli kişi olmayabilir. En çok mal satan ve bundan
en çok zevk alan satıcı kız, mutlaka en güzel veya en akıllı olan değildir.
En mutlu karıkoca, en güzel yüzlü veya en yakışıklı fiziği
olanlar da değildir.
Hangi alanda başarıya bakarsanız bakın, mutlaka insanlarla
iyi geçinme konusunda uzmanlaşmış, diğer insanlarla ilişkilerde “şeytan tüyü”
ne sahip bir kadın veya bir erkek görürsünüz.
İstediğinizi Elde Edebilmeniz için Denenmiş Yöntemler
Bu, insanlarla başarılı ilişkiler kurabilme konusu veya işi,
benim hep büyük ilgimi çekmiştir. Yıllarca tanıdığım başarılı kadın ve
erkekleri inceleyerek, onların neden başarılı olduklarını anlamaya çalıştım.
Başarısız kadın ve erkekleri de aynı nedenle inceledim. Konu hakkında
bulabildiğim her şeyi okudum, ancak “diğerleriyle iyi geçinme yollan” üzerine
okuduğum kitapların, gerçekte insanların nasıl davrandığı ve neler istedikleri
konusunda hassas çalışmalara dayanmadığını gördüm. Bunlar genelde yazarın,
insanların nasıl davranması gerektiği ve neler “istemeleri gerektiği” üzerine
bazı fikirlerini içeriyordu. Bunlar ya Polyanna gibi kendi isteklerinizden
vazgeçerek diğerlerini yatıştırma veya zor kullanarak onlara hükmetme yollarını
gösteren çalışmalardı.
Oysa ben yıllar boyu inceleyerek gördüm ki, bazı kadınlar ve
erkekler, işe yarayan bazı teknikleri sessizce kullanarak hem diğerleriyle iyi
geçiniyorlar, hem de istediklerini elde ediyorlardı.
Gariptir, bu insanların kullandığı pek çok yöntem ve teknik,
yıllarca üzerinde yazılar yazılmış eski yöntemlerle aynıydı, ancak tek bir
farkları vardı. Bunlar yüzeysel kalmıyor, “numara” olmuyor ancak, insan
doğasını anlayarak uygulanıyordu. Bunlar insanları oyalamaktan ziyade,
prensipler olarak kullanılıyordu.
Maharet, bazı temel prensiplerde uzmanlaşmakla oluşur
İnsan ilişkilerinde maharet, diğer alanlarda kazanılan
maharete çok benzer; zira başarı, bazı temel prensipleri anlamak ve bunlar
üzerinde uzmanlaşmakta yatar. Ne yaptığınız kadar, neden yaptığınızı da
bilmelisiniz.
Tek enstrüman çalabilen bir müzisyen olmayın. Temel
prensipler gündeme geldiğinde, tüm insanlar aynıdır. Ancak karşılaştığınız her
insan farklıdır. Her tanıdığınız insan üzerinde farklı bir numara denemeye
kalksanız, tıpkı her bir kompozisyonu tamamen yeni ve eşsiz bir parça olarak
algılayıp öğrenmeye kalkan bir piyanist kadar ümitsiz bir durumda olursunuz.
Piyanist, belirli prensiplerde uzmanlaşır. Müzik hakkında
bazı temel bilgiler edinir. Klavyede belirli bir maharete ulaşıncaya kadar
belirli egzersizler yapar. Bu temel şeylerde uzmanlaşınca, biraz pratik ve
biraz daha bilgi ile, önüne konan herhangi bir parçayı çalabilir. Zira her
müzik parçası birbirinden tamamen farklı olsa bile, piyanoda sadece 88 adet tuş
vardır ve her gam, 8 notadan oluşur.
Piyanist olsanız da olmasanız da, piyanoda “tatlı bir
melodi” çalmayı hemen öğrenebilirsiniz. Biraz daha sabırla, konser piyanistinin
kullandığı tüm değişik akortları ayrı ayrı çalmayı öğrenebilirsiniz. Ancak bu
sizi piyanist yapmaz. Konser vermeye kalksanız başarılı olamazsınız.
İnsanları etkilemek bir numara değil, bir sanattır. Aynı
şekilde, “insanları etkileme” yolunda bir kaç numara öğrenip bunları mekanik ve
yüzeysel şekilde uygulamaya koyarsanız da böyle olur. O insanlarla iyi
ilişkiler kurabilen kadın veya erkeklerin yaptıkları şeylerin aynısını yapar,
ancak bunlardan bir sonuç alamazsınız. Siz de aynı tuşlara basarsınız, ancak bu
müzik olmaz.
Evet, hepimiz başarı ve mutluluk istiyoruz. Ancak, insanları
zorlayarak bu iki ödülü alabilme zamanı çoktan geçti, belki de böyle bir süreç
hiç olmadı. İstediğinizi alabilmek için dilenme veya yalvarma da bundan daha
iyi bir yöntem olamaz; zira hiç kimse avuç açarak dolaşan ve el pençe divan
duran, diğer insanların kendisini sevmeleri için yalvaran birine saygı duymaz,
ona yardım etmek istemez.
Yaşamdan istenileni elde edebilmek için başarıya giden tek
yol, insan ilişkilerinde maharet kazanmaktır.
1- İş dünyasındaki tüm başarısızlıkların yüzde 66 ila 90
inin aslında, insan ilişkilerindeki başarısızlıklar olduğu kanıtlanmış bir
gerçektir.
2- Çekingenlik, ürkeklik ve kendine güvensizlik gibi,
kişilik sorunları olduğu söylenen problemler, aslında insan ilişkilerindeki
sorunlardan kaynaklanır.
3- İnsanlarla güven dolu ilişkiler kurmayı öğrenmekle kendi
başarı ve mutluluğunuzun kendiliğinden arttığını gerebilirsiniz.
4- İnsan ilişkilerinde temel prensipleri öğrenirseniz,
numaralara gereksiniminiz kalmaz.
0 yorum: